Ülkü'm, Başbuğum ve İdeallerim...

 Yıl 1990'lar....
Yer Ankara Öğretmenevi...
O dönemler Türkiye Sakatlar Derneği İstanbul Şube'de basından sorumlu yöneticiydim. Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş bey Engellilerin Siyasete girmesi konusunda Ankara Öğretmen Evi'nde 2 gün süren bir çalıştay düzenledi. Genel merkez başkan ve yönetimi beni de özellikle bu çalıştaya götürdü. Bu konuda Ortopedik Engelliler Federasyonu Başkanı Cemal Merdan canlı tanık... Benim için hayalden öte bu iki günlük çalıştay belki de ülkücülük davasında en önemli basamağım olacaktı. Öyle de oldu. Tüm engellere rağmen Başbuğumun üç defa elini öptüğüm, her üçünde de yakın koruma Tahsin abiyi bile zor bela geçtiğimi gören Başbuğum "seni partimin içinde önemli yerlerde görmek istiyorum" demesi bana bir nasihat olmuştu. Lakin o günden bu güne tüm parti yetkilileri beni bilse ve tanısa da, ne yazık ki bir gün olsun "engelliler konusunda ne yapabiliriz ? " çağrısında bulunmadılar. Kalbim ve tüm benliğimle bağlı olduğum teşkilatım dışında her oluşumdan davet dahil, tüm çalışmalar için teklifler aldim. Lakin, kendi davamın teşkilatından fayda sağlayacağım hiçbir konuda fikrim dahi talep edilmedi. Bu nedenle bende "Türkeşçiliğim ve ülkücülüğümden" asla taviz vermeden, faydalı olabileceğim farklı oluşumlara katılma durumunda kalabileceğimi idrak ettim. Sebebi sadece davet edilip edilmemek değil, milletvekillerimiz ve bazı teşkilat başkanlarımızın telefonlarıma dahi bakmamaları, geri dönüp olumlu yada olumsuz bilgilendirme lüzumu dahi görmemeleri benim bu teşkilatta hizmet edemeyeceğimin net kanıtları oldu. Vicdanım rahat bir şekilde bundan sonraki kararlarımda; bu güne kadar "asla başka teskilat ve partilerde görev alamam" gibi sözlerle yoluma taş koyamayacağımı anladım... Bu konuda böylesi karar almamın tek nedeni, değer verdiğim milletvekillerimizin bizlere aynı değeri vermemesinden dolayıdır. Saygılarımla....

YORUM EKLE