Neyi Yaşıyoruz

Bir ülkede ‘’ADALET’’ ölçüsünü anlayabilmek için kahin olmaya gerek yok. Her alanda örnekler karşınıza net olarak çıkacaktır.

Başlayalım efendim, aracınızla otobandasınız…

Gayet normal bir şekilde kurallar çerçevesinde yolunuzda ilerliyorsunuz. Sağınızda solunuzda zikzak çizenler olsa da siz kurallara uymaya devam ediyorsunuz. Sonra sizi o uyduğunuz kurallardan uzaklaştırmaya çalışan bir araç yaklaşıyor arkanızdan, bir yandan selektör yakıyor, diğer yandan çakar ve siren sesleriyle sizi sıkıştırıyor. Sizde mecburen ya sağa ya da sola kaçmak durumundasınız…Bu çakarlı araç ya bir kurum müdürü ya da emniyetten bir müdür…Sonuç, kurallara uyun diyenlerin kuralsızca hareketleri. Bu bir emniyet şeridi ihlali değil, bu bir acil durum değil, bu sadece bir keyfi ‘’hava modu’’… Olayın seyri öyle kuralsızca ve tehlikeli gelişiyor ki, çakarlı araç soldan sağa ve ileride yol ayrımından tekrar sola öyle bir geçiyor ki, hele birde arkasından da birkaç araç onu takipteyse Allah korusun sizleri…

Durum sona erdi sanırsınız lakin, bir kaç kilometre ötede ise vatandaş bu zorlukları yaşarken panikten olsa gerek emniyet şeridinde sıkışıp kalıyor. Çıkması mümkün değil kimseler yol vermiyor ve ileride bekleyen memur vatandaşa cezayı basıyor. Vatandaş meramını anlatıyor ama dinleyen yok, ceza hanesine belli bir miktar yerleştiriliyor. Acaba Osmanlıyı beğenmeyeler bu adalet terazisinin neresindeler.

Devlet hastanesine geliyorsunuz, randevunuzu almışsınız bekliyorsunuz, sonra aradan birileri geliyor, fısfıs konuşmalar senin saatinde başkaları içeriye giriyor. Soruyor, sorguluyorsun bir milletvekilinin yakını…

Bir vergi dairesine gidiyorsun, senin üç beş kuruşunu ötelemeyenler, araya gelip selamlar arası konuşmalar sonrası bırak ertelemeyi tüm borcu silip geçiştiriyorlar.

Kadirşinas bu milletin bireyleri üç beş zibidinin oyuncağı olmamalı… Devlet erkanı önemli günlerde zaten belli kurallar çerçevesinde kendilerine ayrılan alanları kullanma yetkisine sahiptir. Zaten vatandaşımızda bu durumlardan asla rahatsız değiller. Lakin günün yirmi dört saati otobanları, hastaneleri, ve de tüm devlet kurumlarını kuralsız hale getiremezsiniz.

Güzelim ülkemiz ve Cumhuriyetimizi geçmiş yönetim ve devlet otoritelerini eleştirerek değil, daha adil kurallarla işleterek yaşatabiliriz. Her fırsatta Osmanlı düşmanlığı, padişah alerjisi olanların oyuncağı olmayalım. Hiçbir başarısızlık asla geçmişe mal edilemeyeceği gibi, hiçbir başarıya da geçmiş engel olamaz bilinci hafızalara kazınmalıdır.

Cumhuriyet asla geçmişle hesaplaşma yönetimi değildir. Ve asla geçmiş ile düşmanlık kelimesiyle yan yana getirilmemelidir. Ergenekon ile başlayıp, Malazgirt ve Fetihlerin ardından Kurtuluş savaşlarıyla devam eden bu milletin soyuna kimse ‘’soysuzluk’’ ve alerji hastalığı ekleyemez.

Bir hata varsa hatanın kaynağı, bir acziyet varsa aczin dayanağı, bir kuralsızlık varsa suçlunun cezası asla geciktirilememeli…

Selametle…

YORUM EKLE