İSTASYON

İstasyon

Bir temmuz akşamıydı, fakat yaz değildi havamız.

Bir istasyonda bekliyorduk mahşere giden kara treni.

Kara sevdalar yüklü, sanki sonbahar, sanki kara kıştı…

İncinmiş, hırpalanmış ve hatta kırılmıştı kalbimiz; düşlerimiz boyun eğmişti, şanssız kılmıştı kader, üzülüyorduk…

Çok içliydi ağlamalarımız, boğazımız düğüm düğüm oluyordu; tamamlayamadığımız cümlelerimiz vardı bizim ve kuramadığımız hayallerimiz, yazamadığımız ama yaşadığımız romanımız vardı…

Aynı anda sol yanımızda bir hançer sızısı, ağır yaralıydı duygularımız, çare yoktu zonk zonk vuran acılara…

Kısıtlı zamanlardaki mecburi uykulardı morfin etkisi yapan…

Tabii rüyalarımızın içindeydi bunun da molası, öyle zamanlar vardı ki, o rüyaların içinde sanki bir meydan savaşı veriyorduk…

Çok zorlanıyorduk, gerçekten çok ağır geliyordu sensizlik…

Beynimizin içindeki fırtınalar dinmek bilmiyordu, acılarımızın şiddeti sağanak halinde artarak devam etmekteydi…

İçimize yağan ateş yağmurlarımız vardı… Neyse ki derdimiz ölümcül değildi, sadece ömür boyu sürecekti…

Ve o vakit gözlerin geliyordu; o yeşilin en güzeli, en derini gözlerin…

Bir deniz feneri gibi, bir liman gibi, hatta bir mabet gibi…

Kayboluyorduk hiç umursamadan…

Aklıma bir yıldırım gibi düşüyordu işte o yeşil gözlerin…

Tahrip gücü çok yüksekti, yerle bir oluyorduk bir cümlenle…

Daha kötüsü sır gibiydi, taşımak çok ağırdı ateşten sevdanı…

Bitmeyen yangındı, köz köz olmuştuk, kor gibiydi sessizliğimiz…

Yasaktı konuşmamız, zaten çok da gerek yoktu…

Seni anlatmak zordu, rüzgarın çıkardığı sesleri çizebilmek zordu, cümlelere anlam katabilmek zordu, uzaktan geliyordu kara trenin sesi, rüzgarla beraber çalıyordu ıslığını, aynı biz gibi, başını kara dumanlar sarmıştı…

Tereddüt etmeden biniyordu, bizi almaya geliyordu.

Gideceğimiz istasyon meçhuldü, biletimizi tek yöne almıştık, götürecekti bildiği gibi…

Tıpkı senin gibi, her şeye rağmen çok sevmiştik…

İntihar gibi sevmiştik, ölüyorduk seve seve…

Ve bu ezelden ebede giden kara trendeki bizim hikayemizdi; uzak, doludizgin, kırgın ve mahçup…

Şiirin youtube seslendirmesi için  TIKLA !

https://youtu.be/gFUf5cmCbXo

YORUM EKLE