Gündem Sarıyı Kırmızıya Boyamak Gibi

Ne düşünüyorsak yanlış, ne anlatıyorsak masal gibi gelmeye başladı. Ya düşünen kişi yanlışın içinde, ya da anlatan masal bilmiyor. Bir karmaşadır dörtnala arkamızda ve önümüzde…

Kendi özgürlüğünde, özgürlükler ülkesini arzulayan mahkumlar misali kıvranıp duruyoruz. Öyle bir hal aldık ki, kendi söylemlerimiz bile bize yabancı gelmeye başladı. Tıpkı doğal ürünler yetiştiren çiftçinin pazardan hormonlu ürünleri alıp yemesi gibi.

Eskiden ‘’yerli malı haftası’’ vardı.  Kendi bahçelerimizde yetiştirdiğimiz ürünler ve annelerimizin yaptığı yemekleri  götürüyorduk okullara. Sonraları zamanla yerli malı haftasının hiçbir ''yerli'' tarafı kalmayınca bu özel haftamızda da tarih sayfalarındaki yerini aldı.

Şöyle bir aklımı kontrol edip, öz kimliğimizdeki söylevleri kurcalıyorum, ne müthiş sözler etmiş büyüklerimiz.

Ev alma komşu al, çok kişiyle konuş ,az kişiyle düşün.. Sorgulanmayan hayat yaşamaya değmez.. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür, ve bir orman gibi kardeşçesine…Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın..

Daha böylesi güzel ve özlü sözler tarih ve arşiv dağarcığımızda milyonlarca bulunmaktayken, bizler hala ithal sözler peşindeyiz.

Siyasi ve sosyal yaşam yolculuğumuz işte bu zenginliğin içinde kurumuş bir ırmak gibi akmaya çalışıyor. Akmayan ırmağın içine köprüler diksen neye yarar. Verimli olmayan bahçeye tohumlar saçsan ne fayda. Kırmızısı olmayan sayfayı sarıya boyasan bir şey ifade etmiyor. Her rengin bir karşılığı her beyaz sayfanın bir siyah noktası olmalı.

YORUM EKLE