EŞŞEKÇİ:80'lerde Eşek olmak.

P O S T A :

(Köye gelmişken)

EŞŞEKÇİ:80'lerde Eşek olmak.

Köyde düğün var ise şenlik var demektir.

Perşembeden karşılama havası ile başlayan davul zurnalı düğün ,göre,hamam,düğüncü günü,simsim vs ile devam eder ve pazar günü öğle suları 'gelin indirme'havası ile biter.Gelinin başından içi leblebi ve bozuk para dolu bir kap havaya atılır. Çocuklar leblebileri ezip bozuk para peşine düşer, o arada bir toprak kase gelinin ayaklarının yanında patlar,kapıya yağ sürülür ve damatın eve alırken hafiten gelinin kafasını kapıya çarptırması da hoş karşılanır. Bir bakıma nikahtaki ayak basma rekabeti ve bereket getireceği yönündeki ritueller tekrar edilir. Önden gelinin aynası,bakırı,yatağı ve diğer ev eşyaları taşınır.Sandığa oturan çocuklar ve yol bağı yapanlar üçbeş kuruş peşinde.Zifaf öncesi camiye yatsıya giden damat,dualar ile eve kadar yollanır ve hocanın duası bitince sırtında yumruk savaşı.

Ama düğüne hazırlıkta vazgeçilmez olan Eşşekci..

Düğünden birkaç gün önce köyün erkekleri toplanarak doğru dağa. Kumaşlarla süslenmiş düğün evini aşçısının düğün boyu yakacağı odun getirilecektir.Yakacak ihtiyacını karşılamak için imece yapılır.

Eşekci işte tam olarak buna verilen isim.

Kuru kesin diye yaşlıların tembihatına rağmen kolayına gelip yaş kesip getirenler de yok değil.

Bundan dolayı ormancılara yakalanıp eşeği ve baltası müsadere edilenler ve orman cezasından sicili kabarık olanlar da bir hayli fazla bu yüzden.

Samsundan gelen Casus adında eşek taciri küçükken çok muhabbetle baktığım bir şahıs.Ne iyi adam yaşlı ve topal eşekleri alıp götürüyor ve bir de para veriyor köylüye diye.Biraz yaş alıp Casusun eşekleri sucuğa dönüştürdüğü bilgisini aldığımda tüm muhabbetim de kaybolup gitti....

Tek haneli yaşlarda ki bizim eşeğin adı:Gaydır. Anlamı yok.Gaydır yaşça benle bir.O yüzden evde imtiyaz sahibi.Ne de olsa kazandırıyor.Biz tekne kazıntısı,son beşik.

Gaydır kırçıl,erkek ve biraz çapkın.Tarlaya giderken dikkatli olmak gerek.Yoksa geçen seferki gibi boş heyler(sepet) bir tarafa ben bir tarafa savrulabiliriz.Ayağımdan kapıp ısırdığını da unutmadım.Ama bu numarasını ahır girişinde 'kıstırdığımda' biraz yüreğim serinledi.O yüzden bana karşı mesafeli ve ciddi takılıyor.

En çok da tarlaya giderken kulaklarla uzaktan gelen eşek anırmasını takibe almasına uyuz oluyorum.O yüzden bir taraftan ses geldi mi, hemen başlıyorum bir türküye.O ses etkisini yitirene dek kulağına yakın bağırarak türkü söylüyorum.

Frekans karıştırıcı hir nevi..

Nâpak héeri..

Eşeğe binip giderken dikkat etmen gereken bir şey de, eğer ot veya heğ var ise ağdırmaması içün oturmayı bilmen gerekiyor.Eğer bir taraf hafif kalmışsa ağdırıp düşmemek için alığın eksi tarafına kıçını kaydırıp ağırlık merkezini bulman gerekli.Yoksa yükle birlikte aşağıyı boylayabilirsin.

Aman dikkat!

Denge ve dengeli olmayı eşek üstünde öğrenirsin.

Ee herşeyin bir ilmi var canım

Eşeğin üstünde başka bir eşek sahibi ile karşılaşırsan slm verirsin.Usul bu!Korna yok sonuçta..!

Ama a ne mümkün birader.

Onlar senden sohbete aç.Anırmaya hazırlık,anırma ve koklaşma derken.Lafı alırlar ağzından.

Yahu neyse sonuç;

-Sonra konuşuruk emmi,

Bu beytemballar bizden açmış sohbete

Tarlaya giderken eşeği hazırlaman gerekli tabi.Yemini suyunu vermen gerekir.Alıkını da düzenli koyman gerek.Alıkın alt göbek çevresi takılacak.Ek ön süpasiyon ön bacak üstü göğüslük ve arka kuyruk altı(bunun adını da bilin bilir artık;)) takılacak.

Bir keresinde tepe aşağı bu arka tarafı bağlamayı unutup kafaya yük binince kafasının üstünden uçtuğumu da hatırlarım.

Maalesef ki sağlam bağlanmayan alık ve bir yokuştan yukarı çıkarken geriye doğru düşüp vefat olan dayı kızını da rahmetle analım..;( Attan düşen ölmezmiş ama eşek sürmek tehlike..!?!

Karşıdan Laz emmi geliyor.Eşeğin burnuna çuvaldan bozma torba takmış.Sırtına da binip yuları sıkıca bağlamış.Eşek sırıl sıklam olmuş ve kafayı torbadan çıkarmaya uğraşıyor belli ki.Ama emice oralı değil.O eşekten de asabi..

-Ne oldu emicei?

Ya ne olacak yegenum.Ya hu tarladan bu yana yolda hiç sektirmeden bütün hayvan kemre(dışkı)lerunun hepisunu kokladı mendebur.Beş dakikalık yol bitmez oldu.

-Naptın peki?

-Napıyım.İndim bir çuvala doldurdum dışkıları,bağladım burnuna

-Hı!..ha ha,

-Şimdide çekiyor kafayı yukarıya, baksana!dedi.

Sonra yanımdan geçerken arkasından gülerek bakakaldım.

Arkadaşı eşeğe söyleniy:

-Kızma bâ,Sen istedun aldin oni!?!

Kelek sesleri kuş seslerine karışmış Kiraztepenin altından inekleri yaylağa sarmış en üste çıkmış,pınar suyundan içip yaz helvası, domates ve salatalıktan oluşan öğle yemeğinin olduğu heybeyi çıkarıp ağaca astım.Ağaç altına sakladığımız kara demliği de çıkarıp köze koymuşum.Heybenin içinden şimdilik sadece hikaye kitabını alıp pınarın suyundan kana kana içip sırtımı ağaca dalayıp okumaya başladım.Cırcır böcekleri ağustos sıcağını gösteriyordu.Karşıdan keçi sürüleri ve zilleri rüzgarın etksisyle yankı yapıyordu.

Derken bir eşek sürüsü üstbaştan göründü.Onlarca eşek ayaklarıyla bir ritim tutturmuş,burunlarından soluyarak köye doğru cılga yoldan ilerliyor.

En arkada da eşek sahipleri baltalar ellerinde takip ediyorlar.Sürü iyice yaklaşınca kitabı bırakıp ayağa kalkıp tozu dumana katan eşek sürüsünün geçişini izledim. Sonlardaki bir tanesi,önce toprağı kokladı,puflayıp çöktü yere.Arkadan gelen genç baltanın diktüsüyle acımasızca kalçasına vurdu.Eşek bir iki derken gencin de el atmasıyla doğrulup yoluna devam edebildi.

Geçenler kafa selamı verdiler,aldık.

Az sonra, dereyukarı 4 delikanlı,alıksız dişi bir eşeği biri yularından çekiyor,ikisi sırtında,biri arkasında bir büklüğe çektiler.Bir taş fırlatım yukarıdan aşağıya.

Lan bırakın eşşeğolları rahat bırakın eşeği,eşeği pis emellerinize alet etmeyin ülen.Gidin çimin derede,sizi cenabetler sizi.Sövüp girdiler bir bükün arkasına.

Kara demlikdeki çay bitmek üzereydi.Yan gürcü köyünden yanıma çöken arkadaştan gürcüce kelime soruyorum.

Sıgalamadocoo...su ver demek vs.

Sohbetimiz koyu çay gibi.

Uzaktan kıvrıla kıvrıla gelen yolu yürüyüp gelen bir adam çıkageldi.Suyunu içti pınardan.Çok yorulmuş gibiydi,sakusu sırtında yıpranmış,ayağında kara lastik.

Dinlenince sordu

-Yeğenim başı boş eşek gördünüz mü buralarda?

Bilmemki ne desek!

-Emmi senin eşek siyah ve dişi mi?

-Evet yânim,

-Emmi,hiç sorma senin eşek kötü yola düşmüş,beyleyken beyle oldu yahu..

Dedim emme,bir figan koptu,

Vay. ..mınoydoğumun çâ'ları deyip bir sopa aldı,yörüttü.

Sakusu sırtından kaymıştı bir ara tereklü şapkası düstüyse de geri alıp kafaya koymadan savuştu...

Gürcü ile bakakldıkl!..

Yakalarsa vay o çâ'ların haline!?!?!

Gülen mi ağlan mı!?!...

Anadoluda eşek olmak zor be..

Dedim

içimden.

Pınarın suyu akıyordu,

şırıl şırıl.

Ilık bir rüzgar esiyordu.

Ve

gözüm,

Pınarın petnisi hizasından,

uzaklara takıldı,

Akdağın zirvesindeki karlara...

30 Ağustos2021/

www.alimetin.av.tr

YORUM EKLE
YORUMLAR
Salih METİN
Salih METİN - 3 yıl Önce

Akıcı maziyi anıp yerine göre komik, tebessüm ettirici... güzel bir hikaye olmuş. Tebrikler